"Demokrasi amaç mı olacak, araç mı olacak? İşte burası tartışmaya açılmalıdır. Bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz. Demokrasi ancak, ilmi noktada ele aldığımız zaman, bir araç olduğunu göreceğiz......" şeklindeki tanımla Sayın Cumhurbaşkanımız, 1997 senesinde ABD de yaptığı bir konuşmada Demokrasinin açıklamasını yapmıştı. M.Ö. 400 lü yıllarda yani yaklaşık 2400 yıl kadar önce Sokrates in öğrencilerinden olan KSENOPHON adlı tarihçi, yazar, filozof "Peloponnesos savaşında kentinin yenilgisini demokrasiden kaynaklanan disiplin eksikliğine bağlayarak demokratik yönetime karşı tavır almıştı. Milattan önce ve sonra ki tarih, gösteriyor ki; Demokrasi objektif kriterler ve kuvvetler ayrılığı prensipleriyle özümsenmez ve kafaya göre disiplin altına alınırsa, bizlerin hangi amaca, hangi araçla hizmet ettiğimiz belli olmaz. Bu ayar verme işi yani disiplin altına alma işlemi, objektif, dünyanın kabul ettiği standartlar ve kuvvetler ayrılığı (Yasama, Yürütme ve Yargı) prensibiyle genel kabul gören Hukuk ilkeleriyle taçlandırılmamışsa bu demokrasi sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle bir araçtır. Ancak, bir özel araçtır, sahibi nerede isterse orada durur, "dur, durak bilmez", bazıları için ve bazı şartlarda "nerede trak orada bırak" hali de oluşabilir yani. Ülkemizde, seçimle gelip seçimle gitmeme hali var mı, ülkemizde, kuvvetler ayrılığı mı yoksa kuvvetler birliği mi yürürlükte ? Bu basit soruların cevabını umarım kısa sürede artık tam anlamıyla görürüz. Bu sonucu uzatılmış İBB seçimlerinin ne şekilde sonuçlanacağı hala bir muamma. Sayın Binali Yıldırım bir şeyler söylüyor, Sayın Cumhurbaşkanı gayet kendinden emin bir şekilde YSK nın vereceği karara saygılı olacağız diyor. Sayın Ekrem İmamoğlu'na gelince ne yapsın?geçen hafta meclisi idare etti, İBB tv yi yayına açtı, meclis üyeleri halk tarafından izlendiklerini anlayınca tavırlar nasıl değişti gördünüz. Ankara da meclis TV kapalı yani halka açık değil. Şu meclisler canlı yayınlarla halkın bilgisine bir açılsa siz seyreyleyin Demokrasi halk tarafından nasıl ayarlanıyor. Gerçi bizdeki sistemin Okhlokrasi mi, demokrasi mi olduğu da meçhul ya. Okhlokrasiyi bir kenara bırakırsak, Neymiş Demokrasi? sorusunun cevabı; "Ayarlanabilir bir yönetim biçimi" olarak karşımıza çıkar. Alaturka ayarlarsan bir başka, gelişmiş ülke standartlarında ve hukuk ilkelerinde ayarlarsan bir başka. Bu ayar işinde bir suç varsa suç elde değil elin kimin eli olduğunda dır. Halkın görevi işi ehline vermektir aslında. Bunu becermek için de verme işinde ehil olmak gerekiyor. Vermeye verirsiniz de sonra tadını çıkarabilir misiniz? onu bilemem.

ERCAN ERDEM