booked.net
 
 

 

Damat

 Demokrasimizin hazan mevsimi.. - 18/02/2014





Adaletli Yargıç
E-Posta
İktidar iç,dış destekçileri ile birlikte, 2002'den bu yana toplumu, darbe, askeri ve bürokratik vesayet narkozu ile efsunladı. Sürekli mağdur bir retorik kullandılar, torba davalar icat ederek ordunun emekli komutanları bir yana en seçkin muvazzaflarını da, tartışmalı hükümler ile kariyerlerinden ve özgürlüklerinden ettiler.
Aile'leri parçaladılar, iktidar medyası ve cemaat medyası koro halinde tiz perdeden demokrasi şarkıları söyleyerek, ileri demokrasiye geçildiğini, ordu, başını kaldıramayacak kadar ezilince demokrasinin rayına girmiş olacağı teranaleri üzerinden temcit pilavları pişirdiler. El bebek gül bebek iktidar nimetlerinden sebeplenirlerken,arızalar çıkmaya başladı, en son olarak da, aralık sonunda, ayakkabı kutularında, yatak odalarında döviz cinsinden milyonlar ve para sayma makinaları ortaya saçıldı. Aradan biraz zaman geçti, , ses kayıtları servis edilmeye başlandı , Başbakanın görevlendirdiği iddia edilen bir bakan vasıtasıyla, son dönem bütün büyük devlet ihalelerini alan müteahit takımına yüzlerce milyon dolarlık salmalar yapıldığı polis fezlekelerine girdi..
İşin yolsuzluk ve rüşvet iddialarının boyutu, dünya ölçeğinde ve dudak uçuklatacak seviyelerde, iktidar, bana darbe yapıyorlar, devlet işgal edilmiş vaveylasıyla her zaman ki mazlum ve mağdur pozisyonuna geçti, "yanılmışız", "kandırıldık", istismar edildik, "ne istediler de vermedik" gibi, gayr-ı ciddi argümanlarla sözde paralel yapının üzerine gitmeye başladı, dünyaya nizam vermeye çalışan,dünya üzerinde ayak basmadık toprak parçası bırakmayan bir iktidar, "gazozuna ilaç atılmış bir genç kız" saffetiyle nasıl kandırılır anlaşılamadı, yargıyı, emniyeti kendi Sadaret Kethüdası( sarayın özel işlerini çözmekle görevli memur, halk arasında kahya da denir ) gibi kullanmak üzere kanuni düzenlemeler yapmaya başladı. Devlet, kanun dışı işgal edilmişse sorumlusu iktidardır, seçilmiş iktidarların, devletin kılcal damarlarına sızmışlar diye sızlanması mazeretinin geçerliliği yoktur. Devletin, içeriden teslim alındığını iktidar olarak, cuma namazı çıkışında, cami avlularında medyaya verilen ayak üstü demeçlerle halka anlatmak, sorumluluğu azaltmaz. Kişiler, kendilerini idareden aciz hale gelirlerse, hacir altına alınırlar, tüzel kişiler, idarede acz haline düşerlerse veya cezai takibata uğrarlarsa, kayyum tayin edilir. Hükümetler,devleti, kendi tanımlarıyla "haşhaşi"'lere kaptırırsa ne yapılması gerekir, siyaset etiği gereği hiç olmazsa ,TBMM 'nde bir güven tazelemesiı ve bütün bu rezaletlerin samimiyetle görüşülmesi,yolsuzlıklarla yüzleşilmesi yoluyla siyasetin kalitesi arttırılamazmıydı, manzara hazin, dünkü "derin devlet" argümanı'nın yerini bugün, hükümet iddialarına göre paralel bir başka derin makanizma almış,üstelik bu yeni derin yapı, iktidar ( ve medyası) ile uzun süre beraber yürümüşler ve beraber ıslanmışlar yağan bereketli yağmurlar(iktidar nimetleri) altında, askerin vesayetini ve her türlü vesayeti beraberce, şimdi düzmece/kumpas olduğu itiraf edilen sözde yargılamalarla ve de "sözüm ona "ortadan kaldırmışlardı, iktidarın iddialarına göre ortadan kaldırılan neydi, bu büyük ortaklık neyi ortadan kaldırmıştı ve şimdi neler oluyordu., bu sualler cevaplanmadan gerçek resmi görmek mümkün değildir ve cevap bekleyen soru ortadadır, kim kimi kimlerle kandırmıştır.?!!
Demokrasimiz, "askeri, bürokratik ve yargısal vesayetten" kurtarılırken, bir başka yapının vesayeti altına girmiş, hükümet, Türkiye'nin oligarkları haline getirdiği müteahhit takımı ile neredeyse Marmara denizi büyüklüğünde havuzlar kurma iddialarına muhatap olurken, yeni derin yapı da, kılcal damarlara kadar nüfuz etmiş.. Bugünlerde, Devlet, derin yapının vesayetinden temizlenmeye çalışılıyor, yargı, bu bahane ile, yürütmeye (başbakana) bağlanıyor, vesayetlerden kurtarma operasyonları yapılıyor da, devletin hazinesi müteahhit takımının vesayeti veya tasallutundan nasıl kurtulacak, devletin kaynakları, başbakana ayakçılık yapan müteahhitlere abuk subuk pazarlıklar ile dağıtılırken, haysiyetli iş adamları tenis maçı seyreder gibi seyredecekler mi?
Devletin işgali, yolsuzluk iddiaları, hukukun gaspı, içinden çıkılmaz hale getirilen yargılamalar, yancı takımına göre "ileri" evresinde olan "demokrasi"mizin bugün ortaya çıkan unsurları, Halbuki, demokrasi, kurallar, kurumlar ve değerler sistemidir, Serbest seçim gayet tabiidir ki en önemli göstergedir ama "seçim sandığı" full otomatik çamaşır makinası değildir, içine atılan her türlü kiri ve lekeyi aklama paklama fonksiyonu yoktur, seçmen de, rüşvet, irtikap, nüfuz istismarı gibi spesifik ceza soruşturmaları hakkında karar verecek ceza hukuku uzmanı değildir,dünyanın hiç bir yerinde, seçmenden yargısal mahiyette kararlar beklenemez, Türk milleti, sadece kendi azim ve kararlılığı ile, kimseden yardım beklemeden ve sadece kendi feraseti ile bu zor dönemi, demokratik seçimler yoluyla aşmak zorunluluğu ve sorumluluğu altındadır ve iktidar ve yandaşlarına rağmen, CUMHURİYET değerlerini demokrasiye dayanarak savunmalıdır.


Adaletli Yargıç


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;






AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.