Gazze ablukasını delmek amacı ile bir grup yerli yabancı aktivistin, bir ada ülkesi siciline usulen kaydedilmiş, tabiyeti, bayrağı tartışmalı bir gemi ile çıktıkları yolda, İsrail askerleri tarafından önce kurşunlanıp sonra derdest edildikleri olay ile ilgili olarak yeni iddialar gündemde..
İktidarın dış politik hamleleri ağırlıklı olarak hesap kitap yapılmadan "bodoslamadan dalma" üzerine şekilleniyor..
Mavi Marmara seferi de bunlardan biri..
İsrailin , haksız bir biçimde fakat ısrarla uyguladığı askeri ambargoyu delmek fikrinin bedelini masum insanlar ödedi, ..
Mavi Marmaranın ve yolcularının kendi kaderlerine terk edilişleri bir yana, sonrasında işin takibi de yapılmadı, hamasi bir kaç kelamdan sonra , mağdurların rızalarını ciddiye almayan, ,tuhaf ,zahiren hukuki, mahiyeti tartışmalı, "üç beş kuruş kan bedeline dayanan" bir sulh anlaşması /sözleşmesi , adeta bir emrivaki ile , mağdurlara dayatıldı..
Mahkeme Savcının talebi üzerine oy birliği ile davayı düşürdü, İsrailli askerler hakkında daha önce aldığı yakalama kararlarını kaldırdı..
Kararın gerekçesi olarak , Türkiye ile İsrail arasında imzalanan anlaşma gösterildi..
Karar celsesinde; gerginlikler yaşandı,, Savcı, İsrail ile yapılan anlaşmayı ileri sürerek ,yargılamanın devamı için yasal dayanak kalmadığını ve yargılama engeli nedeni ile tanık ve mağdur dinleme gibi usuli işlemler yapılamayacağını iddia etti..
Davaya müdahil olarak katılanların avukatları, delillerin nazara alınması ve İsrail ile yapılan anlaşmanın orijinal metninin getirildikten sonra itirazlarının tartışılmasını talep etti,,
Mahkeme heyeti ile avukatlar arasında ihtilaf çıktı, şikayetçi avukatları duruşma salonunu terk ettiler, dışarda usuli hükümlerin ihlal edildiği açıklamasında bulundular, sonrasında, bu itirazlar nazara alınmadan dava düşürüldü..
Kararda ; İsrail ile yapılan anlaşmanın 4. maddesi 2. cümlesi ile " ... her halükarda ,İsrailin ve İsrail adına hareket edenlerin( israilli askerler..) ve İsrail vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesi ile ilgili olarak doğrudan ve dolaylı olarak Türkiyede hukuki ve cezai olarak sorumlu tutulamayacakları.."
hükmüne dayanıldı..
Sonuçta olan, hayatını kaybedenler, yaralananlar ve yakınlarına oldu, ..
Gazzeye insani yardım götürmek için gidenler ağır mağduriyetler yaşadı..
İsrail ile yapılan anlaşmada, mahkeme kararına gerekçe yapılan hükmün dışında, kamuoyundan saklanan gizli maddeler olduğu ve bu maddeelerin , bir İsrail sivil toplum kuruluşu tarafından (İsrael Law Center-İLC) , Uluslararası Ceza mahkemesine sunulduğu ortaya çıktı..
Gizli maddeler arasında olan; "Gazze'ye yardımın 'Bölgede Sukunet" şartına bağlanması hususu dikkat çekici..
Mavi Marmara 'nın serencamında esas soruşturulması gereken husus , madem , "sukunet şartı" ,(bu madde ,İsrailin güvenlik kaygılarının öncelikli olduğu anlamındadır..) bu kadar kolay kabul edilecekti, neden başlangıçta, gemi sefere çıkmadan değerlendirilmedi ve bu insanların , İsrailin ikazlarına rağmen hayatlarını tehlikeye atmalarına izin verildi...
Bu dava, kurnaz diplomatların , -kapalı kapılar arkasında yaptıkları- gizli anlaşma maddeleri ile üstü örtülecek bir dava gibi gözükmüyor..





Selami Karagül