booked.net
 
 

 

Damat

 ZORUNLU HUKUK DÜZELTMELERİ - 17/03/2012





Kemal Işık
E-Posta
Adalet Bakanlığı, 4.yargı paketini hazırladığını ve kısa sürede Meclise
Sevk edeceğini açıkladı. Türkiye’nin son dönemlerine, özellikle 2007 sonrası
damgasını vuran tartışmalı gelişmeler yargı ve yargılama süreçler ile
ilgili.
Bu süreçte, Ergenekon, Balyoz ve diğer isimlendirilen davalar ile anayasa ihlalleri
ve hükümeti görev yapmaktan alıkoymaya yönelik örgütsel kalkışmalar
yargılanmaya başladı.
Bu davaların yargılama süreçlerinin başlangıcındaki ihbarlar, delil
servisleri, bunların aynı kaynaklar üzerinden Emniyet ve Savcılık Makamlarına
intikali bir yana, yargılama süreçlerindeki aksaklıklar dünya kamuoyunun da
dikkatini çekmeye başladı, uluslararası insan hakları gözleme kuruluşları
yargılamaların uzun tutukluluk süreçlerinde sürdürüldüğünü, davaların
yavaş ilerlediğini ve diğer tespitlerini Türkiye’ye bildirdi, Gazetecilerin örgüt
üyesi olarak tutuklu yargılanmaları, Hırant Dink davasında, adeta suça
iştirak iddiasına muhatap olan kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma
yapılmaması, öldürülmesine giden süreçte hiç bir koruma hizmeti
sağlanmaması gibi bilinçli görev ihmali ve hak ihlalleri içerdeki kamuoyunu
tedirgin etmekle beraber, dışarının projektörlerinin de Türkiye’ye çevrilmesine
yol açtı...
Türkiye bağırsaklarını temizliyor, Demokrasi, Askeri darbelerle hesaplaşıyor gibi
iddialı sloganlarla başlayan bu yargılama süreçlerinde, muhafazakâr Demokratlık
iddiasında olanlar doğal müttefik olarak, liberal geçinenler de yine kendi
doğaları gereği olan iktidara yakın durma saikı ve kolaycılığı ile bu
yargılamaları iktidar üzerinden coşkuyla ve neredeyse dört bir koldan, her
türlü kitle iletişim avantajlarını da kullanarak desteklediler...
Askeri vesayetin kalkmakta olduğunu, artık demokratik bir toplumda olması gereken
değerler üzerinden yeni bir Türkiye inşa edilmekte olduğunu her gün
tekrarladılar... En ufak bir rezerv payı taşımak ihtiyatı
gösterenleri, Kemalist, Jakoben, Militarist, Ulusalcı gibi kerameti kendilerinden
menkul yaftalamalar ile suçladılar... Eleştiriye kapalı bir demokratlık nasıl
oluna bilirliğin, tipik örneklerini verdiler ve vermeye devam ediyorlar...
Yargılamalar çok önemli iddiaları içerdiği için süreç olarak uzuyor, sanık
sayıları ve sanıkların kimlikleri davayı hem hukuken hem de siyaseten
komplikasyonlara açık bir hale getiriyor, özellikle uzun tutukluluk süreleri ve
bu sürelerin ortalama mahkûmiyet sürelerine yaklaşması, iç ve dış
kamuoyundaki hassasiyetleri artırmanın yanında, davaların arkasındaki toplumsal
güvenden doğan desteği eritmeye başladı. Bu kadar önemli bir dava kümesin de,
sadece 58 muvazzaf generalin yargılandığı unutulmamalı. Bu olayların toplumsal vicdan
bakımından tartışmalı hale gelmesi, bu davaların ve toplumsal siyasetin
geleceğini de önemli ölçüde etkileme potansiyeli taşıyor...
Bu yargılama süreçlerinde, kamuoyu; yargılamanın ve güvenlik tedbirlerinin
, kendisine camia denilen bir yapının kontrolü altında yürütüldüğü
dedikoduları ile karşı karşıya kaldı. Bu dedikodular, davanın güvenilirlik
katsayısını hızla düşürmeye başladı.
KCK soruşturmalarının ve Mit terör örgütü arasında cereyan eden" Oslo
sürecinin" bazı çevrelerce deşifre edilmesinden sonra, Özel yetkili
savcıların, MİT müsteşarını hem KCK soruşturmaları bağlamında, hem de
Oslo süreci konusunda tanık /şüpheli sıfatı ile ifadeye çağırması bir anda
, sadece Başbakanın özel temsilcisi gibi çalışan MİT Başkanlığının
operasyonlarını doğrudan ve de Silivri sürecini de dolaylı olarak yeni bir
safhaya soktu...
Başbakan Mit başkanı ve üst düzey yöneticilerinin soruşturma iznini kendi
takdirine bağlayan yeni bir kanun değişikliğine gitti,
Hem Silivri yargılama sürecindeki var olduğu iddia edilen aksaklıklar, hem de MİT
başkanının, özel yetkili Savcıların radarına girmesi, bir anda ve beklenmedik
bir biçimde, Başbakan ve kendisine camia diyen yapıyı karşı karşıya
getirdi. Bu kamplaşmada, iktidara rampalayanların yazdıklarına ve
söylediklerine bakılırsa, bundan sonraki süreçte, yargı iktidarın gözetiminde
yürüyecek ve var olan ve olası bütün aksaklıkların hem yargılama sürecinin
kalitesini hem de iktidarın imajının bozulmasına izin verilmeyecek.
Bir başka deyişle, yargılamaların, camianın asker ile hesaplaşması aracı olarak
kullanılmasının önüne geçilecek...
Bu amaçla öngörülen tedbirlerin en önemlilerinin, 4 üncü yargı paketinde
hazırlandığı anlaşılıyor, Avrupa Temel Haklar sözleşmesinin, ifade
hürriyeti, Adil yargılanma ve diğer ilgili hükümlerinin paketin içinde
olduğu ifade ediliyor...
Ayrıca, Strasbourg, İnsan Hakları Mahkemesinde, Türkiye aleyhinde yürüyen 3500
dava ile ilgili iç hukukta ihtilafları çözme komisyonunun
kurulması, ihtilafların bu komisyonda çözülerek, Strasburg’a gitmemesinin
sağlanması düşünülüyor. Bu komisyonun ihtilaf çözme yetkisini Avrupa insan
Hakları Mahkemesi de kabul ederse, 3500 davanın bu komisyonun önüne gelmesi
ihtimali var, Paketteki önemli değişikliklerden biri de, Anayasa Mahkemesine
bireysel Başvuru usulünün de yasa hükmü ile düzenlenmesi, Yargıçların
, tarafı olduğumuz uluslar üstü belgeler ve A.İ.H.M içtihatlarına uygun
kararlar konusundaki bilgilendirme çalışmalarını da bu paketin bir uzantısı
olarak düşünmek mümkün...
Sonuçta yeni yargı paketinin; yargı faaliyetinin hem Adaleti sağlaması hem
de toplumsal vicdanda kabul görmesinin önünü açacak tedbirler getirmesi
bekleniyor. İzlemeye devam edeceğiz...


Kemal Işık


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;




AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.