Yargıtay 3. Dairesi, Cem Vakfı hakkında başlatılan bir icra takibi ile ilgili olarak yaptığı "hak temelli" incelemede önemli bir içtihadta bulundu ve Cemevlerinin ibadethane kapsamında olduğu ve bu nedenle elektrik faturalarının Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinden karşılanması gerektiği- konusundaki temyiz talebini oy birliği ile kabul ederek,Cemevlerinin statüsünü belirledi.
Anayasa'nın eşitlik ilkesi, ve Milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde sayılması ve aynı konuda farklı hükümlerin mevcudiyeti halinde, milletlerarası anlaşmaların hükümlerinin esas alınacağına dair düzenlemesini de nazara alarak, çok tartışmalı olan ve uzun zamandan beri inanç, ibadet hakkını ihlal eden kargaşaya son verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından , Cem Vakfı/Türkiye davasında , ihlal nedeni olarak karara bağlanan ,AİHS'nin, ayrımcılık gözetilmeksizin uygulanması ve herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğu hususlarındaki düzenlemelerini, kararına gerekçe yaparak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni iç hukukumuzda tatbik etti..
İnanç ve ibadet özgürlüğü temelinde , ibadethanelerin kapsamının inananların/müntesiplerin takdirine bırakmak, özellikle , bölgede hüküm süren mezhep ihtilafları bakımından, yol gösterici bir değer taşıyor.. Bugüne kadar mezhep taassubu etkisinde kalarak yaşanan mağduriyetlerin ortadan kaldırılması toplumsal barışın geliştirilmesinde hayati önemde....
Son dönemlerde siyasal hakimiyet mücadelelerinin alanı olarak gösterilen yargı, bu kararı ile toplumsal adaletin tesisinde nasıl önemli bir rol oynayabileceğini de göstermiş oldu.. Hukuk devleti, laiklilik ve yargının tarafsız, bağımsız olması, anayasal düzenin sigortaları olup, 3.ncü Daire'nin kararı( Hukuk Genel Kurulu'nun aynı mahiyette önceki kararı gibi) bu gerçeğin tesçili sayılmalıdır..

Tuğçe Denizci