Beşiktaş'ın ev sahibi statüsünde olduğu stad, eski haline göre, olağanüstü ölçekte restore edilmiş olarak açıldı.

Dolmabahçe Sarayı'nın has ahırları arazisinde yapıldığı için, Dolmabahçe olarak anıldı. Her ne kadar, dönemin Cumhurbaşkanı'nın ismi verilmiş, daha sonra Mithatpaşa'ya çevrilmiş olsa da Dolmabahçe olarak İstanbul geleneğinde baskın bir sembol ve boğaz gibi muhteşem bir suyolunun kıyısında, dünyanın en güzel manzaralı satadı olarak yıllarca, anıldı.

Bulunduğu mahalde, tarihsel ve sosyolojik dokuya göre tasarlanmış olsa da, şehrin hormonlu bir büyüme ile artan nüfusu gerekçe gösterilerek bugünkü hale getirildi.

Sadece, stad görüntüsü olarak değil, gökkafes tabir edilen devasa kule ve hemen sarayın karşısında bulunan otel ile zaten, tarihi dokusunu kaybetmiş bir alan sözkonusu.

Cumhurbaşkanı, Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler kurultayında, plansızlık, projesizlik ve vizyonsuzluktan bahsetti, gereğini yapmayan yöneticilerin sorumlu olduğunu söyledi.

1994 yılındaki mahalli seçimlerden bu yana, İstanbul, aynı kentsel anlayış tarafından yönetiliyor. Yapılanlar kadar yapılmayanlarda da ortak bir sorumluluk söz konusu.

Mevcut hale çözüm olarak, şehrin, Karadeniz'den Marmara denizine doğru karadan yarılmasında ısrarlı olunduğu ifadeleri dile getiriliyor.

Tarihi yarımadada Topkapı Sarayı'nın, ihtiyaca göre yapılan ulaşım hatlarıyla ile tehlike altında olduğu ve mimari uygulamaların, tarihsel dokuyla bağdaşmadığı iddia ediliyor.
Sonuç olarak, kadim medeniyetler denince, İstanbul, dünya mirası bakımından, en ön sırada yer alması gereken bir şehir.

İhmal edilmiş ve zaman içinde büyümüş zaruretler nedeniyle çala kalem projelerle örselenmesi, İstanbul'un sadece silüetini bozmuyor, ruhunu kaybetmiş bir şehir haline getiriyor.



Kemal Kerimoğlu