Reşat Nuri Güntekin'in "Bir kadın Düşmanı" romanınıda , Homongolos lakaplı kadınlara uzak duran bir karakterin serencamı anlatılır..
Reşat Nuri , karakteri , kadın düşmanı gibi tasvir etmiş olmasına rağmen, romanın sonunda, Homongolos' lakaplı roman kahramanının yakın arkadaşına yazdığı mektuplardan hiç te öyle olmadığı ortaya çıkar, sevdiği kadının kendine karşı duygusuzluğundan yeise kapılıp, intihar sayılabilecek kadar tehlikeli bir yarışa katılarak, neredyse - sevgisizliğe karşı ölümü seçmiştir..
Romanın yazıldığı zamandan bugüne baktığımızda, toplumun kadına yaklaşımında giderek nasıl lumpenleşmekte ve vahşileşmekte olduğunu teşhis etmek münkün olsa da..
her güne bir kadın cinayetinin düştüğü bir toplumu, uygun cümleler ile tanımlamak mümkün değil..
Devlet reflekslerinde de, toplumdaki kadına reva görülen vahşete , kamu düzeni açısından yeterli bir tepki ve önlemin bulunmaması- umutsuzluğu arttırmanın yanında, kadın düşmanlarına da adeta teşvik seviyesinde bir cesaret veriyor..
En son, kocası tarafından satırla doğranan bir kadının çantasından 23 adet ilgili mercilere (Savcılık dahil) şikayet ve koruma talepi müracaatları çıkmış, gereği yapılmamış , kulak arkası edilmiş ve sonuçta, "kadın düşmanı" karısını katletmiş..
Reşat nuri romanı yılında yazmış, o zamanda , kadın düşmanı olarak ancak, sevdiği kadın ile hayal kırıklığı yaşayıp, "kadına" değil kendine kıyan bir romantiği "kadın düşmanı " bağlamında kahramanlaştırmış, yaşadığı toplumda hayal gücü, ancak bu kadarına elvermiş..
Romancılar yaşadıkları toplumdan beslenirler,
Reşat Nuri bugünleri görseydi , neler hissederdi bilinmez, ama muhtemelen , Bir Kadın Düşmanı başlığı ile, romanının kahramanı Homongolosa ne kadar haksızlık ettiğini düşünürdü ...!!

Vedia Ateş