Spor kulübü taraftarlığı çocukluktan gelirse, güçlü bir kimlik oluşturur; ya da kimliğin güçlü bir parçası haline gelir. Benim Fenerbahçeliliğim öyle bir şey. Birçoklarının olduğu gibi. Aynı şekilde oluşan Galatasaraylılık, Beşiktaşlılık, vs. gibi.
Çocukluk anılarının önemli bir bölümü bu kimliğin oluşumuyla ilgilidir. Benim kuşağımdaki bir çok insan, şekerlerin, sakızların içinden çıkan futbolcu fotoğraflarının ve imzalarının koleksiyonunun yapardı. Şimdilerde forma toplamak ve formaları imzalatmak gibi.
Ankaranın eksi 20 derece soğuğunda okulu kırarak, 19 Mayıs Stadyumunun dış sahalarından birinde ordu takımının antrenmanını o sırada askerliğini yapmakta olan Can Bartunun imzasını alabilmek için donarak izlediğimi nasıl unutabilirim. Can Bartu, yüzüme bakmadan uzattığım kalemi alıp bir kağıda imzasını atmıştı ve o ben o imzalı kağıtla, mahallede haftalarca çalım yapmıştım. Mahallemizde kimsede Can Bartunun imzası yoktu.
Çocuklukta temelleri atılmış güçlü bir Fenerbahçelilik, elbette, kimliğin içine geçmiş olarak, Fenerbahçe ile ilgili her gelişmeye duyarlı olmayı da beraberinde getirir.
Bu, kuşkusuz, Fenerbahçenin hukuk dışı bir duruma, üstelik şike yapmak gibi ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19978725.asp?yazarid=215
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.