booked.net
 
 

 

Damat

  [Gündem Dışı] Allah'tan korkun!




Ekrem Dumanlı
26.07.2012
E-Posta

Sıcak bir yaz günü. Sultanahmet Camii'nin mavi derinliği içinde kayboluyor herkes. Huşu ile kılınan namazın üzerine arkada bekleşen turistlerin merakâver nazarları düşüyor. "Olsun; belki onların da kalbi yumuşar rükû ve secdenin girdabına onlar da kapılıverir" diye düşünüyor, teselli oluyorsunuz.

Mihrapta yaşlı, pir-i fani bir zat. İncecik sesiyle tekbir getiriyor. Birkaç saftan oluşan cemaat o naif sedanın içindeki titreşimi seziyor şüphesiz. İmam her 'Allahüekber!' deyişinde derin bir sessizliğe gömülüyor ve o asude tablonun içinde kaybolup gidiyorsunuz. Artık bir kurşun ağırlığıyla patlayan deklanşör sesinin de kıymeti kalmıyor; insanı bîhuzur eden yaban nazarların da. O muhteşem mabedin içinde küçüldükçe büyüyor; büyüdükçe derinleşiyor insanlar. Kul olmanın nasıl muazzam bir özgürlük olduğunu, O'na kul olanın başka hiçbir şeye kul olamayacağını iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Namaz bitince İmam Efendi yarım oturuşla cemaate dönüyor. Yaşlı ama diri bir adam. Yine de insanın kalbine gelmiyor değil: "Daha genç bir imam yok muymuş acaba?" Tövbeler eşliğinde kovduğunuz, kovaladığınız o vesvese belki kaçıp gidiyor; lakin çizik atıp geçiriveriyor kalbinizin müdafaasız bir yerine.
Tesbihat, Mavi Cami'nin duvarlarında yankılanıp gönüllere iniyor. Osmanlı disiplinini bir daha duyuyorsunuz. Herkesin kendi başına yapabileceği tesbihat, tahmidat ve tekbirat bir ordu buyurganlığı içinde müezzinler tarafından yaptırılıyor herkese. Olsun. Yakışmıyor değil bu güzel disiplin. Hatta yanılmıyorsam, Ayet'el Kürsi'yi de müezzinler okuyor siz dinliyorsunuz. Ona da eyvallah. Belki o cebrî dinleyiş olmasa o ayetten mahrum yaşayacaktık o gün.
Tesbihat bitince aşr-ı şerifi kimin okuyacağını merak ediyorsunuz. Pir-i fani imamın o narin sesiyle o koca camide aşr okumayacağını, müezzin mahfilinden gür bir sedanın o muazzam kubbede yankılanacağını bekliyorsunuz.
Öyle olmadı. İmam efendi az önce mikrofonlar eşliğinde bile zor duyulan sesiyle bir aşr-ı şerife başlamış oldu. Allah var; pek çoğumuzun beklentisi o tarihî eserin içinde insanı kanatlandıracak gür bir seda, mehip bir eda idi. "Bir hikmeti vardır" deyip okuyana değil okutana; yani "bir dağa indirilseydi Allah korkusundan parça parça olacak"ı söyleyen o gökler ötesi emanete bakmak gerekiyordu. Ona kulak kesildik. İnce mi ince, derin mi derin bir sesin eşliğinde uhrevî bir teslimiyet ......

Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1030
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.


Sayın Okuyucumuz,

Yukarıdaki köşe yazısına veya ters köşe yazısına karşı yazacağınız ters köşe yazısı yazı kurulunun onayına sunulacaktır. Köşe yazılarında; küfür, hakaret ve basın yayın ilkelerine muhalefet etmeyen, adaba uygun ve yayınlamaya değer bulduğumuz fikirleri yayınlayabiliriz.

İsim / Rumuz :

Resminiz :

Avatar (Resim yüklemek istemiyorsanız yandaki avatarlardan birini seçebilirsiniz.) :

Konu :

Ters Köşe Yazınız :

Köşe yazısı için resim :

Metni Yazın Duyduğunuzu Yazın Yeniden Yükle Sesli Sorgu Al; Görsel Sorgu Al Yardım




Bu köşenin diğer yazıları;



* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır.
AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.