booked.net
 
 

 

Damat

  [Gündem Dışı] Ya sen dünyayı değiştirirsin, ya dünya seni




Ekrem Dumanlı
02.08.2012
E-Posta

Tam otuz yıl önce, bir yaz günü otobüs durağında bekleşiyoruz. Yaşça bizden büyük olan kişi, "Bakın, bakın!" diyor ve otobüsteki birini gösteriyor.

Hınca hınç dolu bir otobüste gösterilenin Hekimoğlu İsmail olduğunu kalabalığın arasından bir çırpıda seçemiyorum. Hoş; seçsem de teşhis etmem mümkün değil. Yine de taaccüp ediyorum. Demek Anadolu'nun gönlüne taht kuran fikir ve dava adamlarından biri, onca kalabalığın arasında kaybolup gidebiliyor. Medyada görünme dönemi başlamamış ki, adamı o kalabalıkta seçebilesin.
Bir dönem öyleydi; herkesin imkânları kısıtlıydı. Bir bakıma varlık içinde yokluk yaşanıyordu. Bediüzzaman'ın kut-u lâyemut denebilecek az bir gıda ile yaklaşık 30 senelik hapis ve sürgün hayatına nasıl meydan okuduğunu biliyorduk. Necip Fazıl'ın, dergisini bir sayı daha neşredebilmek için nasıl çırpındığını; son tükenme noktasına gelindiğinde, "Madem tek kuruşumuz kalmadı; Büyük Doğu'yu biz kapatacağımıza öyle bir şey yazayım ki onlar kapatsın!" dediğini defalarca dinlemiştik dava arkadaşlarından.
Bir dönem dava böyle temsil edildi. Davaya gönül veren herkes, tepeden tırnağa, ağır şartlar altında mücadele etti. Bir yandan fiilî baskılara direniyordu insanlar, diğer yandan da imkânsızlıklar içinde kıvranıyordu. Tahta Kulübe'de onca meşakkate göğüs geren büyük dava adamları yeni bir neslin rüyası uğruna her türlü zorluğa katlanıyordu.
Zamanla şartlar değişti. Ama öteden beri kendini yüce bir ideale adamış kişilerin duruşları hiç değişmedi. Hekimoğlu İsmail ölüm döşeğinde denince kadim dostu Hamid Çiçek Bey'le hastaneye koştuk. "Yaşamaz..." dediler, "Yaşasa bile felç olur..." dediler. Sevenlerinin umurunda değildi söylenenler. Dua dua yalvarıyordu herkes. Biraz toparlanır gibi olunca ziyaretine gittik. "Allah bana kendisini anlatmam için bir fırsat daha verdi." diyor başka bir şey demiyordu. Hayatının gayesi oydu çünkü. O'nu anlatmak ve O'nun emanetini yaşatmak. Aradan geçen onlarca sene onu hiç ama hiç değiştirmemişti. Mecal buldukça yazı yazıyor, takati kaldıkça 'iman kurtarma davası'na tercüman oluyordu.
Birkaç sene önce oğlu Osman Okçu, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ziyaret etti. "Babanız sizinle mi kalıyor?" sorusuna muhatap oldu. Beklemediği bu sual karşısında meramını tam anlatamayınca Hekimoğlu'nun eşiyle birlikte, evlatlarından ayrı bir evde yaşadığı sonucu çıkmıştı. Hocaefendi, her zamanki nezaketi ve zarafeti nedeniyle, oğluna hiçbir şey demedi; ama belli ki iki yaşlı insanın bir evde bir çeşit uzlet yaşamasına üzülmüştü. Halveti ve uzleti en iyi anlayacak kişi Hocaefendi'ydi çünkü. Kendisi de küçücük bir odada kalıyor, yıllar geçmesine ve dostlarının istirham etmesine rağmen yakındaki göle kadar bile gitmiyordu. Namaz ve sohbet esnasında salon yetmeyince bitişikteki odasını açıyor, istirahat ettiği yere herkes girip çıkıyordu. Kaç kişi anlayabiliyordu o gurbeti, o hasreti, uzleti...
Uzun bir zaman sonra bir bahis münasebetiyle, "Hekimoğlu Ağabey'in yalnız ......

Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1030
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.


Sayın Okuyucumuz,

Yukarıdaki köşe yazısına veya ters köşe yazısına karşı yazacağınız ters köşe yazısı yazı kurulunun onayına sunulacaktır. Köşe yazılarında; küfür, hakaret ve basın yayın ilkelerine muhalefet etmeyen, adaba uygun ve yayınlamaya değer bulduğumuz fikirleri yayınlayabiliriz.

İsim / Rumuz :

Resminiz :

Avatar (Resim yüklemek istemiyorsanız yandaki avatarlardan birini seçebilirsiniz.) :

Konu :

Ters Köşe Yazınız :

Köşe yazısı için resim :

Metni Yazın Duyduğunuzu Yazın Yeniden Yükle Sesli Sorgu Al; Görsel Sorgu Al Yardım




Bu köşenin diğer yazıları;



* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır.
AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.