booked.net
 
 

 

Damat

  Darbede tanıdığım dört subay




Ekrem Dumanlı
09.04.2012
E-Posta

Darbe yapılalı daha bir gün olmuş. Apar topar kışlaya getirilen insanların zihnini kemiren onlarca soru var: Darbeyi kim yaptı, hiyerarşik bir müdahale mi yoksa 27 Mayıs'ta olduğu gibi emir komuta zincirinden kopuk mu? Akla başka şeyler de gelmiyor değil: Darbeyi yapan subaylar "solcu" mu "sağcı" mı? Daha kötüsü de var: Birazdan kurşuna dizilmeyeceğimizi kim garanti edebilir?

Bugün için anlamsız gözüken bütün bu endişeler, o gün hayatın en acı gerçeğiydi. 20 yaşında mecburen askerlik yapan gencecik insanlar, babası hatta dedesi yaşındaki adamları tekme tokat dövüyordu. Emir öyleydi. Öldürürcesine vuruyordu "Mehmetçik" diyerek sinemize basıp koklamaya doyamadığımız asker. Üsteğmen Hüseyin, üstlerinden aldığı emirle öyle söylüyordu anlaşılan. Emir eri Sabri, İzmirli olduğunu her defasında hatırlatıp "Ulan faşistler!" diye başlıyordu küfre. İşkence gören insanların feryadı yeri göğü inletiyordu. Evimiz kışlaya yakın olduğundan sabahları "Yaylalar! Yaylalar!" türküleriyle uyanırdım. Şimdi birkaç yüz metre mesafedeki kışlada işkenceye maruz kalıyorduk arkadaşlarımızla. Acep anacığım duyuyor muydu?
İşkencecinin umurunda değildi analar, babalar. O çaresiz insanlara vurdukça Türkiye'de işlerin düzeldiğine inanıyordu aşikâr. Listeye koymuşlar; her gece birkaç kişiyi elektrikli işkenceye götürüyorlardı. Bir ara Hasbi adında bir arkadaşımı gördüm. Yozgat'ta o yıllarda briyantinli saçları olan başka kimseyi hatırlamıyordum; lakin o zarif delikanlıya en ağır zulümlerden birini yapıp keyif çatmıştı işkenceciler.
Uyumak yasaktı kışlada. Oturduğunuzu görürlerse küfrün haddi hesabı yok. Askerî cemselere doluşturulmuş adamların kışlaya getirilmesi bir vahşi törene dönüştürülüyordu. Bir gece karanlıklar arasında yakın komşumuzun oğlu Feriz'i seçebildim. Çamlık'a çıkarıp "Haydi kaçın!" demişler. Kimse kıpırdamamış yerinden, arkamızdan vuracaklar diye. Sen misin kıpırdamayan! Dipçikler kana bulanmış. "Yat!" diyorlardı, onlarca adam yatıyordu. "Sürün!" diyordu sonra kaba bir ses. Tekrar 'kalk' denmesi ile 'koş' denmesi bir oluyor, koşanların arkasından tekmeler dipçikler yağıyordu.
Yine bir gece o kalabalık arasından İlbey Hoca'yı seçebildim. Öğretmendi. Efendi bir adamdı. Hatırlayabildiğim kadarıyla birkaç gün önce evlenmişti. İlbey Hoca'nın parçalanmış dudağı, kan revan olmuş yanağı hâlâ gözümün önündedir. Yaşına başına mesleğine aldırış eden mi vardı! Sanırsın ki, düşman kuvvetleri tarafından işgal edilmişti Anadolu. Kadir Baran'dan haber alamıyorduk. Onu tek başına bir hücrede tutuyorlar, işkence nedeniyle aklî dengesini yitirdiğini söylüyorlardı...
Dört rütbeli asker gördüm Yozgat kışlasında. Birisi Murat Teğmen. Bir bize bakıyor, bir işkencecilere... Sonra bir fırsatını yakalıyor bizimle konuşuyordu. Kısık ve ağlamaklı bir sesle, "Dayanın arkadaşlar! Bu günler de geçer..." diyordu. Biliyordum ki, köşeyi döner dönmez o genç teğmen gözyaşlarına boğuluyordu...
TAŞIDIĞI ÜNİFORMANIN DEĞERİNİ BİLMEYENLER
Veli Başçavuş adında birisi geldi bir ara yanımıza. Yaklaştı hücremize. Sandım ki önemli bir şey diyecek. Meğer tükürecekmiş. O kadar öfke ve nefretle yaptı ki o alçak davranışı, şapkası başından uçuverdi. Beni bir gülme krizi tutmaz mı! Allah'tan duvar dibine geçip kör noktada dudaklarımı ısırarak o acınası halde, bir de gülme cezası çekmedim.
Sonra ......

Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1030
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.


Bu köşenin ters köşe yazıları;


  Kim bu subaylar...


Şadan Kuru
Naklettiklerim ,bildiklerimin yüzde biri dahi değil diyor ,bir paragrafta,kendisi mi yaşamış,nakil mi yapıyor,anlaşılamıyor,hemen yargılamaya müdahil olup, işkencecilerin cazalandırılması için bildiklerinin hepsini anlatmalı... Bugünü savunmayı bırakıp,12 eylül davası , geçmişin pisliklerini temizlemesi için önemli bir fırsat, herkes dağarcığını açmalı.
Dedikodu yerine,davaya katılmak gerekiyor...


Sayın Okuyucumuz,

Yukarıdaki köşe yazısına veya ters köşe yazısına karşı yazacağınız ters köşe yazısı yazı kurulunun onayına sunulacaktır. Köşe yazılarında; küfür, hakaret ve basın yayın ilkelerine muhalefet etmeyen, adaba uygun ve yayınlamaya değer bulduğumuz fikirleri yayınlayabiliriz.

İsim / Rumuz :

Resminiz :

Avatar (Resim yüklemek istemiyorsanız yandaki avatarlardan birini seçebilirsiniz.) :

Konu :

Ters Köşe Yazınız :

Köşe yazısı için resim :

Metni Yazın Duyduğunuzu Yazın Yeniden Yükle Sesli Sorgu Al; Görsel Sorgu Al Yardım




Bu köşenin diğer yazıları;



* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır.
AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.