Gara'da operasyon başarısız olunca , "günah" Devletin boynunda kaldı, , "sorumlu; Devlettir" ..dendi...
Devlet hükmi şahsiyet olarak , teorik ve pozitif gelişmesinde muhtelif safhalardan geçti,..
Farabi, fazilet yolu, hizmet yolu olarak, istikametini belirler, İbni Haldun, insan ömrü ile paralellik kurar,
Devlet ile sorun yaşadıkları iddiasında olanlar, ceberrut devlete vurgu yapar, kerim devlete övgüler düzer, hadim devleti , hakim devletin karşısına koyar....
İslami jargonda , devlet ; gücün "layüsel" kullanılmasına değil Adalet idealinde tecessüm etmesine tekabül eder, istişareye, liyakate vurgu yapar..
Sadece hakimiyet aracı olan devlet, devlet kavramının dejenere olmuş halidir.
"Devletten hesap sorulamaz", diyen zihniyet, "hakim devlet" tarafında pozisyon tutmuş olur....
Mesele, devletten hesap sormak değil, eğer -varsa- yanlış bir tasarruf-, , sorumluların, sorumluluklarını tespit etmektir.
Biz devletiz, bizden hesap sorulmaz, -soruşturmadan azadeyiz,- anlayışı," tek kişilik yürütme" ucubesinde dahi absürd bir tavırdır, savunulamaz,
Ortada sorumluluk gerektiren bir icraat varsa, sokakta "devlet" aranmaz, gerçek "kişi/kurul" sorumlular aranır..
Devlet kendi başına irade kullanmaz, iradenin sahibi olanlar, sorumluluğun da muhatabı olurlar....


Gürcan Soylu