Değerli okurlar;
Siyasette de, aynı hayatın diğer alanlarında olduğu gibi tercihler yaparız.
Esasında hayatımız hep bir şekilde, tercihlerimiz, seçimlerimiz ile yönlenmiyormu?
Okul seçerken, meslek seçerken, kıyafet seçerken, hatta bütün ömrümüzü geçireceğimiz, eşimizi seçerken bile, farkında olarak veya olmayarak, hep bir tercih yapıyoruz. Siyaset yaparken, ticaret yaparken, mesleğini yaparken, bireyler mutlaka başarılı olmak ister. Kimse başarısızlığı hedeflemez. Ama başarılı olmanın , başarıya ulaşmanın da, kuralları, disiplini, şartları vardır. Yanlış uygulamalar, yanlış tercihler yaparak, başarılı olamazsınız. Başarı da gelmeyince, nerede yanlış yaptığınızı göremeyip, inatla kabullenmeyince de, durumu dahada zora sokarsınız .
Globalleşen Dünyada, artık büyük çok uluslu şirketler, bu konuların çözümü için, tüm seviyelerde görevlendirmeler yaparken, tercihler için farklı yöntemler geliştirdiler. Tabii ki liyakat ön planda gelir,ancak sadece maddelerden biridir. Başka faktörlerde vardır. Siyasette de durum aynıdır. Siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, bölümlerinde, Türkiye siyasi tarihi ders olarak okutulur. Nice Başbakanlar, Bakanlar, Genel Başkanlar, hatta Cumhurbaşkanları bile, Makam, mevkii verirken, yerel yönetimlerde aday belirlerken, atamalar yaparken, çalışma arkadaşlarını belirlerken, ne kadar çok hatalar yapmışlardır. Genç arkadaşlar yaşamadikları için belki bilmeyebilirler.
Bu konuda en bilgili ve tecrübeli kişi, Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olarak, siyasi çevrelerde kabul edilir. Rahmetli Demirel çok iyi insan kaynağı tespit ederdi. Liyakatı ile başarılı bir çok akademisyen ve bürokratın, önünü açmış, siyasete sokmuştur. Ama o bile, anlatacağım herkesin bildiği bu siyasetçi hikayesinde, yanılabilmistir.
Bir gün, Eski bir Belediye Başkanı Süleyman bey Başbakanken, ekonomist akademisyen bir profesör hanımefendiyi danışman olarak, Süleyman beye tavsiye eder. Bu hanımefendi, sarışın, kimilerine göre güzel, güleç, masum yüzlü, çok iyi ingilizce konuşan, Amerika da yüksek lisans yapmış bu profesördür. Bu bayan akademisyen Süleyman beye önce ekonomi danışmanı sonra, Bakan ve milletvekili, Başbakan yardımcısı olur. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal aniden vefat edince, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olur. Böylece iktidardaki parti için, Genel Başkan ve Başbakan seçilecektir. "Türkiye ilk defa bir kadın Başbakan'a sahip olacak" sloganı geliştirilir. Dünyaya açılan bu aydınlık güler yüzlü profesör Başbakan adayı olarak lanse edilir. Halk ve delegeler, özellikle bayanlar heyecanlandırılır. Başka adaylarda vardır ama, hem Süleyman bey, hem parti yönetimi, hem de kongre delegeleri, TERCİHLERİNİ, bu Sarışın, (BÜ) ekonomi profesörü, Bayandan yana kullanmışlardır.. Kongre yapılır, Genel Başkan ve aynı zamanda iktidar partisi olduğu için, bu görünüşte zarif ve naif profesör hanımefendi, Başbakan olur. Ama tabii makam, mevkii ve gücü elinde bulundurmak, bazı insanları değiştirir. Gerçek yüzünü ortaya çıkarabilir. Bu Hanımefendi, hem devlet idaresinde, hem atamalar ve görevlendirmeler yaparken, adaylar belirlerken, ciddi ve önemli hatalar yapar. Ekonomi de, iç politikada, dış politikada hatalar yapar. Ailesinin, eşinin müdahil olmasına müsade eder. Sonuç; beklenen, dışarıdan görünen gibi olmaz. 2002 Seçimlerinde de kendisi ve Partisi tarih olur. Böylece siyasetten de tasfiye olmuş olur. Süleyman Bey de zaman içerisinde yanlış tercih yaptığını, yanıldığını anladığı için pişman olur.. Zararlarını, tüm Türkiye ve siyaset kurumu olarak, hep birlikte yaşadık gördük. Bu Deneyimleri hep hatırlamak gerekir. Siyasette hem bireysel olarak, hem de kurumsal olarak, tercihler yapılırken, çok iyi araştırılıp, ince eleyip sık dokumak gerekir diye düşünüyorum.

Dönemimiz Siyatsetçileri ve siyasi seçiciler umarım, bu kıssadan bir hisse çıkarırlar.

Sevgi Selam ve Saygılarımla

Emre Gülener.





Emre Gülener