Fatih Altaylı Türk medyasında özgün bir yere sahip..
Radyo programcılığı, gazete yazarlığı, Televizyon moderatörlüğü dahil, üslup olarak da özel bir gazeteci....
Hem mutfakta hem vitrinde olmuş ve en önemlisi sıfırdan bir gazete kurarak- Bab-ı Ali nin o dönem dokunulmazları arasına- , yüksek tirajla sokma becerisi göstermiş bir kariyerin de sahibi....
Aileden zengin olduğu bilgileri var ve bu husus üslup konusundaki "eyvallah etmeme" konforuna katkı sağlıyor..
Bugünkü gelişmelere bakınca tam zamanında olduğu anlaşılan bir kararla konvansiyonel gazeteciliği bıraktı, ve başka bir mecrada devam etme kararı aldı ve kısa zamanda yerleşik yayın ratinglerini alt üst etti..
Siyasi tavır olarak, kendi kafasına göre tutum alıyor, ne iktidar şak şakçılığı yapıyor, ne de muhalefet güzellemesi peşinde.
Gerçeği kendine göre yorumluyor, konuk aldıklarının özgürlük alanlarına müdahalede bulunmuyor," çanakçılık" yapmıyor...
Yayıncılık yaptığı zamanlarda da, Cumhurbaşkanı'nın siyasi kariyer yolculuğunda "merkez" ahalisinin arogan yaklaşımları dışında mikrofonunu ona da açtı..
Hatırlatmakta fayda var, Erdoğan güldür güldür gelirken " muhtar bile olamaz" manşeti atanlarn gazına gelmedi.. Ancak, Erdoğan'a bu yolculuğunda ufak tefek güzellemelerde bulundu. Örneğin; "Çok güzel giyindiğinden bahisle, "Nereden giyiniyorsunuz?" veya "Sizi kim giydiriyor?" mealinde gaz verici güzellemeler yaptı.
Tabii, bugün gelinen ortamda Erdoğan'ın da, devletin de şıklığı! ortada.!!!!!!!!!!
Bugüne gelirsek eğer, başını belaya sokan yayında, Osmanlı'dan beri milletin demokrasi aşkını abarttı, milletin sandıksız yapamayacağı iddiasını!! ortaya koyarken, kellesi giden Padişahlara "müphem" sayılabilecek bir gönderme yaptı..
Osmanlı ahalisi ne kadar demokrattı tartışması gereksiz.
Padişah ile askeri bürokrasi, ulufe düzeni ve fetih yağması üzerinde zımni bir anlaşma içinde "yürütmeyi "sürdürmüşken, bugünün eksik demokrasisine ne kadar fener tutabilir ?.!!
Cumhurbaşkanı, Anayasal düzen içinde, Referandum ile değiştirilen rejimin tek adamı olarak İcra'nın başında ..
Ayrıca, "Demokrasi" idealini, vatmanı kendisinin olmadığı bir trene benzetmiş ve bu fikrini alenen açıklamış birisi..
Cumhurbaşkanı'nından "klasik" bir demokrat kimlik çıkartmaya çalışmak beyhude uğraş, o kendi gündemini icra ediyor..
Söylediklerinden, Cumhurbaşkanı'na tehdit suçunun unsurlarını çıkartmanın -Ceza Hukuku- normatifinde imkanı yok..
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan vekili Anayasa maddelerinin, mealen "olduğu gibi değil olması gerektiği gibi yorumlanması" zorunluluğuna işaret etti..
Yargılamaya Hakim İkeler " konusunda iktidar ve akıldaneleri farklı düşünüyor..
Sonuç olarak, işin içine tamamiyle subjectif bir kavram olan "amaca göre yorum" giriyor ..
Altaylı yargılaması, ifade özgürlüğü konusunda önemli bir yargı sınavına doğru gidiyor..
Altaylı, karar ne olursa olsun, bu dönemin en önemli örneklerinden biri olacak,
Eski Türkiye'de bu tip sorunlar yoktu, dönemin siyasetçilerine saldırmak ifade özgürlüğünün ön şartı sayılırdı.!!
Dünya dönüyor, o günler geçti, bugündeyiz...










Mualla Atakan