booked.net
 
 

 

Damat

 Seyyar Hakimlerle Hukuk - 11/10/2016





Ercan Erdem
E-Posta
Ara sıra hukuk ve Adalet sistemimiz üzerine yazmaktayım. Bu kere FETÖ sonrası İstanbul Mahkemelerinde yaşadığım bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yaklaşık 5 ay kadar öncesinden verilen bir mahkeme günü nedeniyle adliyeye intikal ettim. Duruşma saat 09:30'daydı. Saat 08:30'da duruşma salonuna gelerek kapıdaki listede davanın sırasına (B) işareti koydum ve dışarıda beklemeye başladım.

Beklerken bazı avukatlar gelip içeri giriyorlar ve sonra hemen ayrılıyorlardı. Bu durum dikkatimi çekti ve mübaşirle konuşmak için içeriye girdim. Girdiğimde gördüğüm manzara şöyleydi;
Mübaşir, Hakim kürsüsünde dosyaları yerleştiriyor ve bazı dosyaların içerisine bir evrak koyuyordu, kendisine "Hakim ne zaman gelir?" diye sorduğumda, "Hakime hanım istinaf mahkemesine tayin oldu, yerine de kimse atanmadı, ancak görevli hakim ne zaman gelirse o zaman duruşmaya bakılır. Ancak siz bir mazeret beyanı verip gidebilirsiniz." dedi.

Kendisine "Benim bir mazeretim olmadığını ve burada olduğumu söyleyerek olmayan mazeretimi neden ben bildiriyorum? Burada mazereti olan Devlet, Adalet sistemi." dedim.

Sonrasında "Ben bir dilekçe vereyim, sen de alındığına dair bir belgeyi bana ver; o zaman giderim." dedim.

Ancak mübaşir bir belge veremeyeceğini avukatların mazeret dilekçesi yazıp gittiklerini söyledi. Olmayan mazeretimi bildirmeyi içime sindiremedim ve 2 kat aşağıdaki ön büroya giderek dava dosyasına durumu özetleyen bir yazı koymaya karar verdim. Bir vatandaş olarak saatinde duruşmaya gelmeme rağmen mazeretli olan devlet yerine avukatların önlerine konan matbu dilekçeleri imzalayarak bir manada zorlama ile olmayan mazeretlerini yazmalarıda tuhafıma gitti.

Ön büroya verdiğim dilekçede başıma geleni anlattım ve tarafıma dayatılan bir dilekçeyi vermeyeceğimi ancak mahkeme salonunda da bir dilekçe vereceğimi belirterek, mealen "Belirttiğim mazeretin, bu olağanüstü ortamda Devletin mazeretinin tarafımdan kabulü şeklinde bir mazeret belirtmesidir." dedim, ve dilekçeyi verdim. Diğer, güya mazeret dilekçesi havasındaki evrakı da hazırlayarak duruşma salonuna çıktım.

Bir de ne göreyim seyyar hakim yerini almış, ayakta ve dosyalara bakıp mazeretleri kabul ediyor mazeret dilekçesi olmayan davaları düşürüyordu. Düşürdüğünü nereden mi biliyorum? Çünkü benim geldiğimi mübaşir görünce Hakim'e durumu aktardı ve Hakim "gelmeseydiniz davanız düşmüştü" dedi de oradan biliyorum.
Hukuk sistemimiz, olmuş guguk ve gelinen bu noktada seyyar hakimler oluşmuş, felaket bir iş yoğunluğu ve Hakim yok. Bir seneden fazla süren davama yeni bir hakimin atanacak olması ve olayı anlaması, kavraması ve sonunda benim adalet beklentime cevap vermesi konusuna mı, olmayan mazeret konusunda mazeret belirtme mecburiyetindeki traji-komik durumamı üzüleyim, karar veremedim.

Neyse, duruşma başladı ve ve 2017 senesine gün verme işlemiyle bitti.
Pes, vallahi, devletin despotluğuna ve estirdiği korkuya pes, hangi çekinceyle olursa olsun devlet yerine, hiç kabahati olmayan koca koca avukatların olmayan mazeret bildirmelerine pes.

Yahu, herkesin mazereti olabileceği gibi, Devletin veya sisteminde mazereti olabileceğini kabul ederek ve durumu belirterek, önceden ilan etmek suretiyle bu şekilde ötelemek gereken davalar neden ertelenmez?
Ne derseniz deyin, ülkemizdeki bu hukukun adı, belki başka birşeydir. Bu durumda, Hukukun üstünlüğüne de
Egemenlerin Hukuku mu demek gerekiyor? Bilemedim...



Ercan Erdem


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;

AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.