Atatürk alerjisi, giderek kuvveden fiile çıkıyor..
"Andımız" okunması bazı zihinlerde yine Türk ve "Atatürk" alerjisinin sonucu olarak yasaklandı,
Son olarak da , -Devlet Nişanı , Cumhuriyet Nişanı, Liyakat Nişanı,- üzerlerindeki Atatürk kabartması da aynı alerjiye kurban gitti..
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 2018 yılında , az bir oy farkı ile de olsa , Atatürk kabartmasının çıkarılması ile ilgili kararı iptal etmişti..
Cumhurbaşkanlığı, bu karara karşı karar düzeltme talebinde bulundu ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel kurulu bu sefer, Atatürk kabartmasının nişanlardan çıkartılmasına karar verdi..
Hukuki gerekçe olarak, tashih-i kararı gerektiren yeni veya önceki inceleme safhasında ihmal edilmiş bir olgu/düzenleme yok ama, sosyolojik ve siyasal planda , Atatürk görünür ve işitilir olmaktan çıkarılmak isteniyor.
İki nokta öne çıkıyor, "Andımız" iptali ile , Atatürk'ün kabartmasının nişanlardan çıkarılması aynı döneme denk geldi ve de , idari yargılamada son karar mercii olarak aynı Genel Kurul kararları ile, Atatürk'ün, andımızdaki ve nişanlardaki izleri silindi...
Bunlar, önemli değil, beyhude çabalar, bugün çıkar, kalkar, yarın tekrar , yerlerine iade edilir,,
Suudi sempatisinin etkili olduğu dedikodusu var ama, İstanbul Konsolosluğunda," kuyu kebabı" yapar gibi , adam eriten bir zihniyetin- bu seviyede, ciddiye alınması düşünülemez..
Ara, ara; dilin freni patladığı zamanlarda, "iki ayyaş" üzerinden "taltif" edilenlerin, bazı çevrelerde - tehlikeli bir alerji türü olan- ilaç alerjisi benzeri "alerji" yaptığı , herkesin bildiği bir sır..
Anlaşılan , Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Haydi Abbas vakit tamam , akşam diyordun, işte oldu akşam" dizeleri ile başlayan, "Abbas" şiirindeki gibi, "gençliklerini yeni baştan yaşamak isteyenler"- vaktin geldiğini düşünüyorlar..
Ama, bizden söylemesi, Atatürk, bu mesnetsiz alerjiler nedeniyle, artık , geçmişte hiç olmadığı kadar sivilleşti, halka mal oldu, devlet korumasına ihtiyacı yok,,
hatta , "yel kayadan ne alır" durumu var...!!!




Meral Songül