27 Nisan "E muhtırası" siyasi mizah tarihinde mümtaz yerini muhafaza etmeye devam ediyor..
Genelkurmay sitesinde; vakt-i kerahatten sonra , seçilecek cumhurbaşkanı kimliği "laiklik" parantezinde tanımlanınca , zamanın iktidar sözcüleri üzerine atlayıp demokrasi mücahitliğine soyundular, estiler gürlediler..
Bir zaman geçtikten sonra , zamanın genel kurmay başkanı bu haltı kendisinin yediğini ve karargahı bağlamadığını açıkladı..
Türkiye gibi, askeri müdahale bakımından sicili kalabalık bir demokraside , karargahın resmi sitesinde kendi ifadesi ile " re'sen" böyle bir paylaşımda bulunmak ancak, ya aslan sütünü fazla kaçırmış olmak, ya da ,- "bu demokrasi hassasiyeti yüksek arkadaşlara- bir güzellik yapayım alsınlar tepe tepe kullansınlar" havasında olmak ile açıklanabilir.
Aksini düşünmek, Nato'nun en büyük vurucu güçlerinden birinin ,internet üzerinde ergen şakaları yapıp arkasından da kapı arkasına saklandıklarına inanmak olur ki, bu , kuruma büyük haksızlık olur..
Bir başka darbecinin yine mizah alemine pelesenk olmuş "netekim" sözcüğü ile bağlantı yapılırsa , o genel kurmay başkanının ,daha sonra "Dolmabahçe"'de zamanın Başbakanı tarafından iyice raspa edildiğin ve akabinde de mart kuzusu kıvamına geldiğini de hatırlamakta yarar var..
Mevcut iktidar sözcüleri, e muhtırayı !! 15 Temmuz kalkışması ile aynı kontex'te kullanıyorlar..
Gerçek faili iki kadeh rakı olan "e muhtıra!!" ile 15 Temmuz faciası arasında herhangi bir ilişki kurmak tarihi gerçekler ile uyuşmuyor, ikincisinin faillerinin çoğu kayıp, kaçak, ve
"ihbarlı darbe" olarak , darbe külliyatımızda ayrı bir yerde duruyor..!!
Telaşa gerek yok, askeri darbeler dönemi sona erdi, "sivil darbeler " dönemindeyiz..!!




Kamil Çebi