
Osmanlı Padişahlarının Sayısı Meselesi, - 02/11/2025 |
|||||||||
|
Tweetle |
|||||||||
Şimdiye kadar kaç Osmanlı padişahı geldiği hakkında dahi ortak kanaatimiz yoktur. Klasik telâkkiye göre Osman Gazi ile başlayan ve VI. Mehmed ile biten Osmanlı padişahları 6 tane Mehmed adlı, 5 tane Murad adlı, 4 tane Mustafa adlı, 3 tane Osman adlı, 3 tane Ahmed adlı, 3 tane Selim adlı, 2 tane Bayazıd adlı, 2 tane Süleyman adlı, 2 tane Mahmud adlı, 2 tane Abdülhamid adlı, 1 tane Orhan adlı, 1 tane İbrahim adlı, 1 tane Abdülmecid adlı, 1 tane de Abdülaziz adlı olmak üzere 36 kişidir. Fakat acaba bu telâkki doğru mudur? Yıldırım Bayazıd'ın oğulları olan Süleyman, Mûsâ ve Mustafa Çelebiler ile Fatih'in oğlu Sultan Cem de Osmanlı padişahları arasında değil midir?
Şimdiye kadarki Osmanlı tarihi, saltanatı ele geçiren padişahların meşru olduğunu belirtmek düşüncesiyle yazıldığından, bazı tarihî gerçekler kasden örtbas edilmiş olamaz mı? Bizce Osmanlı padişahları klasik 36 kişiden ibaret değildir. Osmanlı padişahlarının sayısının 36 olduğu iddia edilse de, Fetret Devrindeki 2 padişahın saltanatı her nedense göz ardı edilir. Tarih kitaplarımızdaki basma kalıp ifadelerden biridir: “36 Osmanlı Padişahı vardır“. Resmi tarih söylemi de ilk padişah Osman Bey ile son padişah Vahdettin arasında 36 padişahın tahta geçtiği yönündedir. Osmanlı padişahlarının sayısının 36 olduğu iddia edilse de, Fetret Devri olarak bilinen ya da yanlış bir şekilde Saltanat Fasılası olarak adlandırılan zaman dilimindeki 2 padişahın saltanatı her nedense göz ardı edilir. 1402-1413 yılları arasındaki 11 yıllık dönemde Edirne’de 1402-1410 arasında 7 yıl 10 ay tahtta bulunan Emir Süleyman (Süleyman Çelebi) ile 1410-1413 arasında takribi 3 yıl 6 ay tahtta bulunan Musa Çelebi ile birlikte aslında Osmanlı’da tahta geçen padişah sayısı 38’e yükselir. 4. Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid’in 1402’de Timur karşısında Ankara Savaşı’nı kaybetmesinin ardından Anadolu ve Osmanlı taht sistemi bir karmaşaya bürünmüştü. Yaşanan taht mücadelesi süreci şu şekildeydi: Yıldırım Bayezid 1403’te Akşehir’de vefat etti. Timur tutsak ettiği Musa ve İsa Çelebi’yi emirlik beratıyla birlikte serbest bıraktı. Akabinde, Süleyman Çelebi Edirne’de, İsa Çelebi Bursa’da, Mehmed Çelebi Amasya’da, Musa Çelebi Balıkesir’de padişahlıklarını ilan ettiler. Süleyman Çelebi, Yıldırım Beyazid’in veziriazamı Çandarlı Ali Paşa ile birlikte önce Bursa’ya akabinde Edirne’ye giderek diğer önde gelen devlet adamlarının biatıyla tahta geçti. Adına hutbe okuttu, para bastırdı. Dönemin Bizans taht naibi, Venedik, Genova, Rodos San Jean Şövalyeleri, Sırp Despotu Stefan Lazeraviç ve Latin Naksos Dükü ile barış anlaşması imzaladı. Böylelikle komşu ülkelerce meşru hükümdar olarak tanındı. Bazı Batılı tarihçiler Emir Süleyman’ı padişah olarak kaynaklarda aktarmış, Osmanoğulları soy cetvelinde onu 1. Süleyman, Kanuni’yi de 2. Süleyman göstermişlerdir. Süleyman Çelebi, 1406’da Bursa’yı kardeşi Mehmet Çelebi’nin elinden alarak, Rumeli ve Anadolu’nun hükümdar olmuştur. Mehmed Çelebi ile Musa Çelebi aralarında anlaşarak Bursa’da padişahlığını ilân eden İsa Çelebi’yi 1404 yılında bertaraf ettiler. Ardından Musa Çelebi, Edirne’de tahtta oturan Süleyman Çelebi’yi ani bir baskınla saf dışı bırakarak, şehri ele geçirip kendini padişah ilân etti. 17 Şubat 1411’de yapılan biat töreni ile sultan ilan edilip tahta geçen Musa Çelebi “Salahu’d-dünya ve’d-din” ünvanını kullandı, adına hutbe okutup sikke bastırdı. (Kimi Batılı ve Bizanslı tarihçiler, Musa Çelebi’yi 6. padişah olarak gösterir). Bu dönemde Mehmet ve Musa Çelebiler, 2 kardeş ve 2 bağımsız erk olarak Anadolu ve Rumeli’de hakimiyet sağlamıştır. 1413 yılında ise Mehmet Çelebi, 2 kez kaybettiği savaşların ardından Vize Savaşı’nda Musa Çelebi’yi yenerek padişahlığını ilân etti ve kardeşlerinin ortadan kalkmasıyla birlikte Fetret Devri sona erdi. Bu taht mücadelesi sürecinde 7 yıl 3 ay saltanat yaşayan Süleyman Çelebi ile 3 yıl 6 ay saltanatı süren Musa Çelebi her ne hikmetse padişahtan sayılmaz. Saltanatı 3 ay süren V. Murat, 1 yıl süren IV. Mustafa, 2 yıl süren I. Mustafa’yı padişah olarak kabul eden tarih yazınımız, Süleyman Çelebi ve Musa Çelebi’yi meşru padişah olarak tanımaz. Taht mücadelesini en sonunda kardeşlerinin hepsini egale olmasıyla kazanan Çelebi Mehmet meşru padişah olarak addedilir. 4. Padişah Yıldırım Bayezid’ten sonraki padişah olarak gösterilen Çelebi Mehmet’in saltanatı 1413 yılında başlar. Ancak, sanki 1402-1413 arasında tahtta padişah yokmuş gibi bir izlenim oluşturulur. Taht çekişmesi nedeniyle bir Fetret (karışıklı) yaşandığı doğrudur; ancak, Saltanat Fasılası yaşanmamış, Edirne’deki taht boş kalmamıştır. Nitekim XIV. Yüzyılda yaşayıp bugünkü bilgimize göre ilk Osmanlı tarihini yazan meşhur şair Ahmedî, Yıldırım Bayezid'den sonraki Osmanlı padişahı olarak Süleyman Çelebi'yi tanıdığı gibi, II. Murad ve Fatih devirlerinde yaşayıp Behçetü't-Tevârih adlı umumî tarihi yazan Şükrullah da Yıldırım'dan sonra Süleyman Çelebi'nin hükümdarlık ettiğini kabul etmektedir. Şükrullah, Süleyman Çelebi'den sonra Anadolu'da Çelebi Sultan Mehmed, Rumeli'de de Mûsâ Çelebi olmak üzere iki padişahın birden tahta çıktığını yazmaktadır. Şükrullah'tan biraz daha sonraki müverrih Âşıkpaşaoğlu'nda da Süleyman Çelebi'nin Osmanlı padişahı sayıldığına dair bazı imâlar vardır. Daha sonraki Osmanlı müverrihleri tarafından Süleyman Çelebi ile Mûsâ Çelebi'nin padişah sayılmayışının sebebi, iç kavgalardan sonra diğerlerinin öldürülerek Çelebi Sultan Mehmed neslinin hakimiyete geçmiş olması ve ihtimal ki o zaman meşru sayılmayan bir saltanatın meşru gösterilmek istenmesidir. Son devir tarihçilerinin çoğu ve bu arada Osmanlı Tarihi Kronolojisi adı ile bir eser yayınlayan İsmail Hami Danişmend, Süleyman ve Mûsâ çelebileri Osmanlı padişahları arasında saymamakta, sebep olarak da bunların bütün Osmanlı ülkesine sahip olamadıklarını ileri sürmektedir. Halbuki eski Tarih Encümeni üyelerinden merhum Ali Seydi Beğ, 1329'da yayınladığı Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayazıd'dan sonra Çelebi Süleyman'ı beşinci padişah olarak, ondan sonra da Mûsâ Çelebi'yi altıncı padişah olarak kabul etmektedir. O zaman devletin başkenti Edirne olduğundan, başkente hâkim olan şehzadenin meşru hükümdar sayılması da bir dereceye kadar doğrudur. Yine Yıldırım Beyazıd'ın oğullarından Mustafa Çelebi'nin Rumeli'de, Fatih'in oğlu Sultan Cem'in de Anadolu'da padişahlıklarını tanıttırmış olmaları ve aylarca, hattâ yıllarca hükümdarlık etmiş bulunmaları dolayısiyle, bunların da bir kalemde hükümdarlar silsilesinden atılmaları doğru değildir. Birçok beğlere ve vezirlere hükümdarlıklarını kabul ettiren, para bastıran, ordusu olan ve memleketin büyük bir kısmında uzun zaman padişahlık eden bir prensin padişah sayılıp sayılmayacağı, ancak, ilmî bir kurultayda karar altına alınabilir. Fakat mesele bu kadar da değildir. Son yıllarda Osman Gazi ile Orhan Gazi arasında başka bir padişahın da hükümdarlık ettiği iddia olunmuştur. Amasya Tarihi müverrihi merhum Hüseyin Hüsameddin Efendi, Tarih Encümeni Mecmuası'ndaki bir etüdü ile Osman Gazi'den sonra Osmanlı tahtına oğlu Ali Erden Beğ'in geçtiğini, dört yıl padişahlıktan sonra diğer Anadolu beğlerinden yardım gören kardeşi Orhan Gazi tarafından tahttan indirildiğini iddia etmiştir. Bizans kaynaklarında da buna benzer bir vakıa kayıtlı olduğu için Hüseyin Hüsameddin Efendi'nin iddiası ciddiyetle tartışılmaya değer mahiyettedir. Bir de şöyle bir gerçek de var. Mesela 36 padişahtan defalarca söz edilse de iki defa saltanat cülusu gerçekleşen padişahlar da mevcuttur ve işte bu gerçeği de dikkate aldığımızda saltanat değişikliğinin 39′u bulduğunu görmemiz imkân dahilinde olacaktır. İkişer defa saltanatta bulunanlar Murat II, Mehmet II ve Mustafa I’dir. Uğur Utkan |
|||||||||
|
|||||||||