Doğu Kudüs, Müslümanların ilk kıblesi, Hazreti Peygamber'in Miraç yolculuğuna burada başladığı kabul ediliyor. 1967 yılından bu yana İsrail işgali altında,..
1947 yılında BM , Kudüs'ün özel bir statüye tabi olarak, uluslararası toplumun kontrolünde olmasını öngören bir plan hazırladı. İsrail, kendisini, uluslararası toplumun ve kuralların üzerinde gördüğü için, 1948 yılında Kudüs'ün batısını, 1967 yılında da Doğu Kudüs'ü işgal etti.
Düne kadar, ABD dahil uluslararası camia, doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyordu, bu nedenle ve BM'i, 478 sayılı kararı ile, bu işgal yoluyla ilhak geçersiz sayıldığı için, İsrail'e gönderilen büyük elçilik binaları Tel Aviv'de bulunuyor.
Dün itibariyle bu tablo değişmeye başladı, ABD Başkanı Trump, 1995 yılında kongrenin aldığı kararı uygulamaya koydu ve Kudüsü, doğu batı ayırımı yapmadan İsrail'in başkenti olarak kabul ettiklerini dünyaya ilan etti, herkesin gözü önünde, yaklaşık yirmi cm tutan gösterişli imzası ile başkanlık kararnamesini imzaladı ve adeta dünyanın gözüne soktu.. (keçe kalemin hışırtısı da naklen yayınlandı!!).
Dün itibariyle, İslam alemi ne yapacak sorusu gündeme oturdu, doğu Kudüs'te yüzbinlerce Filistinli parya halinde, sığıntı olarak, İsrail'in merhametine terk edilmiş vaziyette, ikamet izin belgeleri ile yaşamlarını sürdürüyorlar, her an sürülme tehlikesi ile karşı karşıyalar..
İslam İşbirliği Teşkilatı Türkiye'de önümüzdeki hafta toplantıya çağrılmış..
Büyük Orta doğu projesi, ki, ağırlık olarak bir haçlı ittifakı olduğu söylenir, Mescid-i Aksanın kapısına dayandı.
Kaba saba retoriklerle , avara kasnak toplantılarla değil, acilen akılcı politikalar ile çözüm üretip arkasında durmak zamanıdır.
Gereğini yapmamak, er meydanında kıspete vurmakla
( pes etmek) eş değerlidir..




Hüseyin Kırkpnar