Türkiye, ekonomiik krizden çıkma mücadelesinde ,çare olarak;, "bir amerikan şirketinin gözetimi altına" giriyor görüntüsünde..
Kemal Derviş'in yakın geçmişte kriz çözücü olarak getirilmiş olmasına atıfta bulunularak, benzetmeler yapılıyorsa da , Mc Kinsey denetçiliği ile Kemal Derviş'in bakanlık fonksiyonu arasında önemli farklar var..
Kemal Derviş, Bakan statüsü ile göreve atanıp, kamusal anlamda bir sorumluluk üstlendi.. Öngördüğü düzenlemeler , sıkıştırılmış bir takvimde "15 günde 15 kanun" olarak yasalaştırıldı ve hemen akabinde, , gaybubet haline geçti ve abd'den erken seçim çağrısı yaptı, akp iktidarına giden yolda, kurum ve kurallar bakımından nispeten temizlenmiş bir iktidar alanının önünü açtı, parlamento dışı bir partiden (chp) aday oldu ve sonrada Dünya Bankası görevi için , partiyi ve milletvekilliğini terketti, ..
yakın siyasi tarihte, , TC vatandaşı kimliği taşıyan en esrarengiz şahsiyetlerden biri olarak, yerini aldı..
McKinsey'in ,"şirket olarak" "denetçi görevi ile" sözleşmeli staüsünde işe alınması, daha ileri bir aşamaya karşılık geliyor..
Kamusal sorumluluğu olmayan bir yabancı şirket ile, Türkiye Devleti'nin YEP'nın başarıya ulaşması için,, , Maliyet ve Dönüşüm Ofisini denetlemek üzere, özel hukuk hükümlerine göre yapılmış bir sözleşme söz konusu....
Kemal Derviş kamusal bir statü yükümlülüğnde göreve atanmıştı,Mckinsey ise, sözleşmenin kendine verdiği yetkiye göre "kabaca" Türk Hazinesini denetleyecek..
Kamusal sorumluluğu yok, yetkisi büyük , ama , sadece sözleşme hükümlerine göre, sorumlu.. ..
Sözleşme muhteviyatı da devlet sırrı gibi saklandığı için,bırakın alacağı ücretin miktarı ve paranın cinsini, nasıl bir yetkisi olduğu ve sorumluluk alanının sınırları da bilinmiyor..
Derviş, makam tazminatları ile giydirilmiş olan, dönemin bakanlarının aldığı maaş karşılığında hizmet veriyordu.. Eğer devlet yönetimi ile ilgili sorumlu tutulabilecek fiiller içinde olmuş ise, önceki ceza kanununda öngörülen zamanaşımı süreleri içinde, sorumluluğu söz konusu ..
Burada ilginç bir noktanın altını çizmek zorunluluğu var, Geçmişi hayli karanlık noktalarla dolu olan McKinsey'in , Türkiyenin yeni ve dünyada benzeri görülmemiş Başkanlık sisteminin de mimari yapılanmasında görev aldığı ileri sürülüyor..
McKinsey kriz döneminin ürünü değil, Başkanlık sisteminin de mucidi ise, iş başka bir boyuta geçer..
o zaman , "milli ve yerli" konusu da tartışmaya açılır..


Halide Edip Görgülü