Adalet ve düzeni temsil eden adalet tanrıçası figürü bir elinde terazi öbür elinde kılıç tutar. Kılıç ve terazi birbirini dengeler, terazi olmadan kılıç yalın ve kaba kuvvete işaret eder.
terazi adaleti sağlar, hakkın dengeli dağıtımını gözetir.
Terazinin olmadığı yerde adalet layuseldir, muktedirin takdirine açıktır...
Nietzsche; Adalet tanrıçasının figüründeki görüntüye itiraz eder, adaletin; terazinin tam ortasında olması halinde kefelerin dengede olacağını iddia eder , bir adım ötesinde de, Adaleti "herkese hakkını vermek" olarak değil, "kısasa kısas olarak" tanımlar.
Son dönemlerde, adaletin terazisinin; dirhem, dirhem değil, okka hesabı ile yanıldığı iddiaları var.. Yargının "Adalet" değil nerdeyse siyaset dağıttığı itirazları yükseliyor, güven endeksi, olmaması gerektiği kadar aşağılarda..
İttifak ortağının genel başkanı, süren yargılamalar hakkında da, gayet radikal siyasi değerlendirmeler yapıyor, senelerce önce bitmiş yargılamaların infaz süreçlerine müdahale ediyor, neredeyse kişiye özel yasama tasarrufları dayatıyor..
Son olarak, çatışmalı dönemlerde hayatını kaybetmiş bir ülkücünün ağabeyinin "terör örgütü ile iltisak" nedeni ile aldığı- mahkumiyet hükmünü gündeme aldı, kardeşinden dolayı kendisine sahip çıkıyor ve Yargıtay aşamasındaki davanın "adil yargılanma" sını talep ediyor... İstinaf sürecinden geçmiş bir yargılamanın , temyiz aşamasında nasıl sıfırdan adil bir yargılama konusu edileceği merakı mucip...
Yargıtay ilgili dairesi; terör örgütü üyeliği kriterleri konusunda- 2019 yılından itibaren -içtihatlarında istikrar sağlamış durumda..
Bu içtihat ölçütlerini değiştirmediği sürece vereceği hükmü tahmin etmek güç değil..
Ama , adalet tanrıçasının alindeki kılıç ,son zamanlarda siyasetin eline geçmiş gibi,...
Terazi bir yerde, kılıç bir yerde , o zaman adaleti aramak, Diyojenin elinde kandil ile "adam "aramasına benziyor...!!


Ruhat San