Yargıtay Genel Kurulunda yapılan oylamada 107 yargıç, hiç Yargıtay tecrübesi olmayan "taze" atanmış bir yargıcı Anayasa Mahkemesi üyeliğine layık gördüler...
Aynı üyelik için daha önce yeterli oy alarak aday olan, iki üye "seçim" başlamadan önce adaylıktan çekildiler.
Meydan; yeni atanmış hiç Yargıtay tecrübesi olmayan bir adaya kalmış ve beklenildiği gibi Cumhurbaşkanı bu hukukçuyu Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamıştır.Bu işlemlerde "şekli anlamda" hukuka aykırılık yok..
Ama, Yargıtay'da bu kadar kıdemli yüksek yargıç varken "20 günlük" bir üyeyi atamanın hukuk etiği bakımından yakışıksız olduğu açıktır, geçmiş uygulama pratiğinde; ortalama 9 yıllık kıdem ile Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş iken bu defa 20 günlük tecrübe yeterli sayılmış ve prematüre bir aday doğumu gerçekleştirilmiştir.
Görünen odur ki, -başkanın oyu ,- üye kompozisyonunda eşitlik halinde - oylamayı etkilediği için, yeni üye, ilk seçimde, AYM başkanlığına seçilecektir.
Yargıtay'da görevli 107 yargıcı etkileyen "ikna kabiliyeti" AYM 'nin üyelerini de ikna etmekte zorlanmayacaktır.
Görünmeyen ihtimal ise; AYM üyelerinin bu atamadaki "muvazaaya" -görünürdeki şekli seçim vasıtası ile Anayasa m. 146'nın dolanılması- karşı tavır koymaları ve AYM'nin tarafsızlığına ve bağımsızlığına sahip çıkmalarıdır.
Anayasa Mahkemesi kendi varlığını ispat etmek sorumluluğundadır, bağımsızlığından ve tarafsızlığından feragat eden bir yüksek mahkemenin anayasal geleceği tartışmalı hale gelecektir.

Levent Korucu