Dışişleri Bakanlığı kariyer diplomatları , iş başına gelir gelmez, mevcut iktidar tarafından "Monşer" küçümsemesiyle sürekli aşağılandılar..
Her şeyi bilen bu muhteremler, diplomasi konusunda da kibir abidesi tutumlar sergilediler..
Dünyada ayar vermedikleri ülke/politikacı kalmadı, eski İstanbul tulumbacıları gibi, eyyy.. naralanmaları ile ortalığı her fırsatta dümdüz ettiler, Bakanları, sözcüleri, kimden gelirse gelsin, işlerine gelmeyen her tavır ve kararları , "tanımayız", "yok sayarız" vb. benzeri babalanmalar ile istiskal ettiler..
Sonuçları ortaya çıkmaya başlanınca , "değerli yalnızlık" kuytularına sığındılar, Diplomasi , bizatihi ilişkiye dayalı bir kavram olmasına rağmen , "yalnızlık" methiyeleri yazmaya devam ettiler, işler sarpa sarmaya başlayınca da; ping/ pong diplomasisi aşamasına geçtiler, bir oraya bir buraya-- orası olmazsa burası- olarak özetlenebilecek eylemler içinde oldular..
Bu kadar yalpanın bir maliyeti olacaktı ve şimdilerde, son safha olan " nerede ne varsa alıcıyız "aşamasındalar..
Patriyot istediler alamadılar, S 400 pazarına girdiler, aldıklarını kuramadılar, hangarlarda bekletiyorlar, (ikinci parti için teklif verecekmiş gibi duruyorlar) F35 projesinden dışlandılar, verdikleri peşinatı geri alamadılar, -ortak üretim- proje kaybı nedeniyle zarara girdiler, SU-57 5.nesil savaş uçaklarını almayı pazarlık masasında tutuyorlar, son olarak 40 adet F-16 ve (80'e yakın modernizasyon kiti satın almak için, Türkiye'yi F35 projesinden- AVM 'de huzursuzluk çıkaran müşteri gibi kapı dışarı eden, ABD'ne teklif verdiler...
Mevcut manzaraya bakılırsa , diplomasideki hali pür melal bir tarafa ; ya -çok haksız olarak- "Monşer" günahı aldılar veya "Monşerlerin" ahı tutmuş gibi.. !!

Selman Karakuş