Kılıçdaroğluna linç girişiminde bulunanlara "dostlar alışverişte görsün" misali, tam teşebbüs aşamasında kalan fiilleri hakkında , sinek vızıltısı sayılacak cezalar öngörülmüş ve de, - pişman değilim " beyanında bulunan hakkındaki dahil, hükümler ertelenmiş.!!
Dilimizde "tut kelin perçeminden " diye bir metafor var....
Kılıçdaroğlu vakası tam da bu tanıma denk geliyor..
Musallada bir şehit cenazesi, devletin güvenlik güçlerinin en üst yöneticileri orada, omuzları, defne ve yıldızların ağırlığı altında hafifçe çökmüş komutanlar orada , yarı askeri kılıktan vazgeçmeyen Milli Savunma Bakanı orada, normal şartlarda, arı vızıldasa teyakkuza geçecek bir koruma protokolü olması gerekiyor..
Cenaze namazına katılmak için ana muhalefet lideri alana giriyor, önceden kurgulandığı anlaşılan bir güruh provokasyona başlıyor, sanki, açılım sürecinde terör örgütü ile "al takke ver külah" müzakerelerini, Kılıçdaroğlu yapmış gibi, linç operasyonu başlatılıyor.
Özel olarak seçilmiş "inek hırsızlığından" hükümlü birisi, öne çıkıp Kılıçdaroğlu'nu yumrukluyor, kalabalık hayati tehlike yaratınca , bir eve sığınılıyor, ev aynı güruh tarafından kuşatılıyor, "yakın" çığlıkları atılıyor..
Buraya kadar olanlar, normal bir yurttaşın yüzünü kızartacak acaipliklerle dolu...
Bu güruh , hangi cüretle , bu kadar rütbesi kalabalık ve çakarlı arabaları, ünvanlarının bir kaç misli, güvenlikçilerin olduğu yerde , ana muhalefet liderini linç etmeye kalkışabiliyor?
Üç beş hırt kime güvenip, yıllardır sınır operasyonu harekatı yönetmiş , komuta kademesi ve güvenlik bürokrasisi zirvesini adam yerine koymayıp, Kılıçdaroğlu'nu yakmaya çalışıyorlar..
Bu arada, Kılıçdaroğlu da bundan sonra artık, sular kaynama noktasına geldiği için daha dikkatli olmak zorunda ..
Tam teşebbüs halinde kalmış bu aleni suçun yargılanması yıllarca sürdü, sanırsın ki, savaş suçluları yargılanıyor, sıradan, hırsızdan bozma katil adaylarını kılı kırk yararak yargılayıp sonra da arka kapıdan toplumun içine salmak hangi adil yargılama neticesi, ilerde ortaya çıkar..
Diğer taraftan , Erzurum da, kuran kursunda, çocuklara tecavüz edip daha sonra da, -korunan , kollanan- belletmen, davayı takip eden, yürekli hukukçuların - ki çoğunlukla kadındılar ve o küçük çocukların şereflerini ihya etmenin derdi ile oradaydılar,- gayreti ve mahkemenin adaleti ile tek celsede 119 yıl cezaya mahkum edildi..
Yargıçlar, -çocuğun üstün yararı- kaygısını hükme öncelikli dayanak yaptılar, evelemediler, gevelemediler..
Çocuklardan birinin annesi , içindeki yangını canhıraş bir şekilde haykırarak Diyanet İşleri Başkanını lanetledi ve bu çığlıklar, Diyanetin bugünkü Başkanının durumuna da bir ayna tutar gibiydi..
Bahçeli de grup toplantısında, çok istiyorsan, koğuştaki boş ranzaya kapağı atarsın- diye Kılıçdaroğlu'na mapus yollarını göstermiş..
Yakın geçmişte aynı adresi, Erdoğan'a gösteriyordu, şimdilerde, raconu muhalefete doğru kesiyor..
Özgüveni yüksek, Kılıçdaroğlu'nu alenen tehdit ediyor, her şartta , herkesi bir yerlere monte ediyor, ama kendisi, her daim kaptan köprüsünde ...!!
Sonuç olarak, zaman akıyor ve hükmünü icra edecek, kim nasıl hatırlanacak , esas mesele bu..!!














Hamiyet Denizci