Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair geçici Anayasa değişikliği tam tarife uygun bir "ayağa kurşun sıkma" olayı ama kendi ayağına...

Hukuki düzenleme olarak, asgari ölçekte dahi, hukukun temel gereklerinin göz ardı edilmiş olduğu gerçeği bir tarafa , siyasi bir hamle olarak da ,sonuçlarının hesap edilmediği ortada.

Anayasa'ya ek bir hüküm ile geçici düzenleme sonucu, ağırlıklı olarak muhalefeti sanık sandelyesine oturtmak, siyaset ve toplum dengesine "tnt kalıbı" atma etkisi doğurabilir.. Değişikliğin hedefi olan Hdp hiç bir adli çağrıya uymayacaklarını ilan etti, geriye kalan son çare olarak, yargı mercilerinin önüne polis marifetiyle derdest/mevcutlu olarak götürülme manzaralarının kimseye yararı olmaz ama 1990'lardaki "meşum" görüntüler tekrar vizyona girmiş olur.

Chp milletvekillerinin de kendi yargılanmalarını, "17/25 Aralık" yargılamasına çevirmek isteyeceklerini tahmin etmek zor değil.

Kılıçdaroğlu'nun son dönemdeki üslubu ile, yargı'nın en tepesindeki ismi de hedefe koyması, sertleşmenin süreceğinin göstergesi (Abd,de "Zerrab yargılaması" ile aynı döneme denk gelmesi, "dokunulmazlıkları kalkanların yargılanmaları -hesap edilmemiş bir kaldıraç etkisi yapabilir).

Ana muhalefet partisini ve
terörün tahakkümünde tutulmak istenen Hdp'yi, yargı yoluyla sıkıştırmak, siyasetin alanını daraltır, iyice stres yüklenmiş toplumsal fay hatlarını tetikleyebilir, Parlamento süzgecinden geçmeyen fezlekeler ile, seçilmiş kişileri guruplar halinde yargıya sevkederek, "toplu yargılama" lar yapmanın "demokratik" maliyeti dikkate alınmalıdır.




Dündar Hancı