Hep Kılıçdaroğlu'na yüklenmek olmazdı; zaten eskisi gibi koşamıyor, "rampaları" çıkamıyordu.
Hangi yazının eksenine yerleştirseniz tıknefes kalıyor, yazıyı salimen düzlüğe çıkarmakta güçlük çekiyordunuz.
Çektiğiniz cefa yetmezmiş gibi "Şu adamın nesiyle uğraşıyorsunuz!" yollu dudak bükenler de gitgide artıyordu.
Kılıçdaroğlu'nu yazacağız sevdasına bu istihfaf soslu sitemlere daha ne kadar katlanacaktık!
Bizim de bir istiap haddimiz, bir dayanma gücümüz vardı.
Her şeyden evvel de marifet iltifata tâbiydi.
Şarj olsun, toparlansın, kelime yakmaya değer hale gelsin düşüncesiyle biraz dinlendirelim dedik.
Şükür ki şükür mevzusuz da kalmadık; 12 Eylül davası, ardından da 28 Şubat davası ......
Kaynak :
http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=32096&y=SalihTuna
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.